Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

NÂZIM HİKMET'E MEKTUP

12.05.2006, Cumhuriyet

''Karşı yaka memleket

Sesleniyorum Varna'dan

İşitiyor musun?

Memet! Memet''

İşitmez olur muyum babam, uzatıyorum yumuk ellerimi, tut babam! Çığlığımı çığlığına kat! Bitsin bu hasret baba, babam!

''Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden,

Teper ha babam teper

paralanmaz

teper taşlı yolları.

 

Bir vapur geçer Varna önünden,

Uy Karadeniz'in gümüş telleri,

Bir vapur geçer Boğaz'a doğru

Nâzım usullacık okşar vapuru,

Yanar elleri.''

Hasretini hasretime kat. Aklını aklıma daya. Bilincim ol, gözlerim ol...

Gözlerinle mavi mavi göreyim dünyayı . Sevgiyi, aşkı, dostluğu tadayım!

''Ve bir orman gibi kardeşçesine'' katılayım büyük insanlığın arasına. Yüreğime sevgi, aşk tohumla, tapınayım, ölesiye tutkularım olsun!

''Uzun yaşamak mı; aşkla, âşığıyla yaşamak mı'' diye sorulsa, elbette kısa ama âşığımla yaşamayı tercih ederim, diyeyim.

****

Kursaktan başka şeylerin de önemli ve aziz olduğunu öğret bana! Oğlum ol! Deli çocuk; haşarı, ipe-sapa gelmez!

İri maviş gözlerini dik bana; sorgula, anlamaya çalış, hoyrat babalığımı.

Islak iri mavilerine bakarken, dağınık kıvır kıvır sarı saçlarını okşayayım.

Avuçlayayım güzel başını, mavişlerinle bakışalım.

Avuçlarımda büyü, hapishanelerimde büyüdüğün gibi.

Keşke hiç büyümeseydin, büyüdün, toprak damlarımıza pencere açtın.

Açtığın pencere kör karanlığı huzursuz etti.

Karanlıktaki yobaz tepinmeye başladı.

Akılsızları kudurttun!

Asya'da, Avrupa'da, Latin Amerika'da adına türküler yakılırken, doğduğun toprakta yasaklı oldun. Adın kırmızı oldu. Nerde görüldüyse azgın boğalar gibi saldırdılar.

Oysa sen maviye çalan kırmızıydın. Bir elin özgürlük, öbürü eşitlikti!

Nerden bilecektin bin yıllık ''kul'' ların bir dakikada yurttaş olamayacağını?.. Ayağa kalkıp hür ve eşit yurttaşlar topluluğu olamayacağını nerden bilebilirdin, a deli çocuk!

Sen Karadeniz 'in deli sularına katıldıktan sonra, geldim dünyaya. Çocukken şiirlerini muska boyutunda kâğıtlara yazar zulamda saklardım. Büyüdükçe zulamdan çıkarıp, yüreğime, aklıma sakladım seni!

Her sevdaya tutulduğumda, sen oldum, sen olmaya çalıştım. Ölesiye sevdim! Ölesiye sevmeseler de, ben ölesiye sevdim. Bütün aşklarımda seni paylaştım. Sen her sözü söylemiştin, bana hiç söz kalmamıştı ki!

****

34 yaşında belediye başkanı oldum. Halkımla paylaşmaya çalıştım seni. Yasaklıydın, ilk mezarını ziyaretimde yemin ettim seni yurduna götüreceğim ve başına da çınar ya da ceviz dikeceğim diye.

Naaşını getiremedim ama, heykelini yaptırdım. Adını verdiğimiz kültür merkezine 640 kişilik tiyatro salonu , 3 sinema ve dersliklerde yaşayacaktın.

O çok sevdiğimiz yoksul halkımız beni seçemedi. Seçtikleri de seni korumaktan uzak biri.

Heykelinle oynuyorlar, 35.000 metrekare park yeri ayırtmıştım, onu da yok ettiler. Bulvarın duruyor. Sağı-solu orta refüjü çınarlarla, gelinlik kız gibi oldu.

Bir gün sen de yurduna geleceksin. Enver Paşa geldi, sen de geleceksin, Namık Kemal de. Bütün yurtsuzları yurduna getireceğiz!

Bu toprağa dair ne kadar değer varsa toprağında yerini alacak.

''Daya gövdeni gövdeme, gövdem gövdene can olsun''


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime