Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

SİYASET ZEMİNİ

01.04.2005, Cumhuriyet

Zemin, sağlamlıkla eşdeğerdir. Taş zemin, toprak zemin, kaygan zemin, bataklık vs.

Doğal toprak zeminler vardır. Belirli yükler taşır. Fazla yüklersen kayma olur. Bir de deprem gibi yer hareketleri olursa önce vıcık vıcık kayganlaşır (sıvılaşma denir), kayar. Yollar yarılır ya da deprem bölgelerinde gördüğümüz bildik yarılmalar olur.

Bazen de suni zeminler vardır. Su drenajı yapılmış, sıkıştırılmış toprakla yeni alanlar elde edilir. Hatta kayma, sıvılaşma olmasın diye ihata duvarlarıyla çevrilir. Arazi çok sorunluysa ''beton kazıklar'' çakılarak ihate edilir. Ama bunların hiçbiri yer hareketlerine (deprem, heyelan vs.) dayanıklı değildir. Türkiye 2002 Kasım seçimlerinde dış güçlerin, içerideki güç odaklarının ve basınımızın ''ince ve derince'' çaba ve çalışması sonucu iki zeminli siyasal alan yaratıldı. Umut bunlara bağlandı. Umut, renkli uçurtmanın tellerine takılmış adak bezi gibi göklere salıverildi. Halkımızın umutları bir balon gibi göklere savruldu. 3. binyılda yeni umutlar... Giderek umutlarla da mesafemiz açılır oldu...

AKP

AKP, sağda bir yığın umudu kırılmış unsurları toplayarak Cumhuriyetin en geniş koalisyonlarından birini becerdi.

Stratejisi olmayan AKP önderleri, taktik bir başarıyla, yılgın, umutsuz, halk yığınlarını harekete geçirerek, yüzde 34 oyla Meclis'in yüzde 68'ini alarak, umutlanmaya ve inanmaya muhtaç halkımızı inandırdı ve umutlandırdı. Bir yıl, iki yıl, üçüncü yıl derken balonlar bir bir patlamaya başladı. İşin tuhafı, ilk umudu sönenler de önderlerin kendileri oldu. Hayalleri kâbusa dönüşmeye başladı. Birikmiş devasa sorunların altında ne kadar minicik olduklarını önce onlar fark etti.

Metre ayarı bozuk önderler, metrajsız serbest atış yapmışlardı. Bir de baktılar ki halk (basının da canlı desteğiyle) metraj yapıyor. Şaşırdılar. 9000 km. yol (hem de duble), işsizlik kalmayacak dendi, kalkınma (Kalkınıyoruz maşallah, ama işsizlik artıyor), borçsuz, faizsiz bir hayat demişlerdi (Son yılların en büyük borçlanmaları yapıldı), yolsuzluk önlenecek demişlerdi (Ne yalan söyleyeyim, ben de inanmıştım), şimdi en ufak örgütleri görünce öncekilere rahmet okutur oldular. Maşallah hepsi de janti çocuklar. Briyantinli saçlar-bıyıklar, siyah cızgılı elbiseler, hareketleri aynılaşmış , konuşma tarzları sanki bir piyeste rol yapıyormuş gibi. En son kabineye giren bakanların bile, ''Kimse kusura bakmasın ama'' diye besmele çekmesi tornadan çıkmış gibi!

Tahammülsüzlük, daralma, iktidarı paylaşamama, giderek TİRAN'laşma, oligarşi bile sevimli kaldı yanlarında.

AB ve ABD dayatması, bir yandan da yoksulların çığlığı delirtiyor AKP önderlerini. İstanbul Üniversitesi ikna odaları kurmuştu, türbanlı kızlar için. Şimdi bunlar 20'lik mebus ikna yemekleri düzenliyor.

''Kol kırılır, yen içinde kalır'' la başlayan laflar. Kol kırılınca doktora gidilir, doktora... O dediğiniz, doktor olmadığı zamanlar içinmiş...

CHP

CHP'ye gelince, bütün zamanların en genç önderinin öncülüğünde, dost kılıklı, düşman yürekli, kendi müritlerine zalim, düşmana gelince gülücük saçan, içeriye şahin, dışarıya serçe, Tanrı onu saçlarını tarayıp sabah yürüyüşünden sonra özel kalemini arama, sonra iki saat partililerini azarlamakla görevlendirmiş!

Hem küfredip hem de CHP'ye oy veren sapkınların haklarından gelme ödevlerini yerine getirmekle görevli sayar kendini.

Bütün bunların müsebbibi, başkaları tarafından, ilmi şartlara uygun olmayan şekilde, alelacele düzenlenmiş arazi parçasıdır. Değirmendere kıyı şeridi gibi. Bir sabah ''Deniz'in'' yuttuğunu görüp şaşıracaksınız. Atalarımız gibi şaşıracaksınız. Bir bakmışsınız, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan gitmiş, bizim sultan dedelerimiz şaşırmışlar. Şimdi de bu araziyi zorlayarak üretenler şaşacak! Bu araziyi çünkü ''Deniz'' yutacak...

AKP ve CHP çatal kazık gibi gelmiş saplanmış bağrımıza. Bu kazığı çıkarıp yeni seçenekler yaratmak için bütün yurttaşlara görev düşüyor. Başta S. Demirel ve E. İnönü 'ye. Halkı bu korsan çadırlardan kurtarmak biraz da sizlerin görevi...

SHP

Sağı bilmem ama biz solda SHP'yi yeni umut, yeni seçenek yapmak için yerimizden kalkıyoruz. Bu kavgaya, bu sevdaya halkı ve ülkesini seven herkesi davet ediyoruz. Mehdi gelmiyor... Beklemeyelim. Haydi sorunlarımızı kendimiz çözelim...


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime