Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

BAYRAMIN KUTLU OLSUN GURBEN!

21.01.2005, Cumhuriyet

Kurban Bayramı, gül yüzlü İsmail 'in çocuk yaşta kurban edildiği, İsmail güzelliğinde bayram... Ve yeniden yeniden kurban edilen kimsesiz İsmailler...

Ergenlik çağına gelmiş çocuklarımızın, yüzde 15'inin asgari bir sefer suç işlemiş olduğunu okudum bir gazeteden. Ve yine 2004 yılında, 1914 çocuk adliyeye taşınmış Diyarbekir'de. Suçları: Kapkaç, kesici aletle yaralama ve darp. 7 yaşında bir çocuk, 9 yaşında bir arkadaşını bıçakla öldürmüş. Ve yine 80 yaşında bir nine, toplarını vermediği için 2 çocuk tarafından öldürülmüş. Vs., vs...

Nasıl geldik bu hale. Ne yapacağız. Herkes bir çare düşünüyor. İstanbul Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen (Eski Renault Müdürü, Galatasaray yöneticisi).. O da yumurtlamıştı; ''Tinercileri Yassıada'ya götürüp 2 yılda tedavi edelim'' diye. Ne zahmet canım, vapura yüklemişken denize dökmek daha masrafsız olur. Proje müthişti! Belediye başkanı dediğin doğumdan mezara kadar halkın her sorunu ile ilgilenmeli! O da ilgileniyor işte! Bu CHP çok radikalleşti canım. Her sorunu kökünden hallediyor maşallah...

Rızgulallah (Allah rızkını verir) deyu çoğaldık. Çoğal ki ''keferenin'' icabına bakasın. Biz, ''keferenin'' icabına bakamadan yokluk-yoksulluk-cehalet bizim icabımıza bakar oldu.

Diyarbekir

70'li yıllarda öğrenciydik Diyarbekir'de. Tren istasyonunda nakilde dökülmüş kömür toplardı çocuklar. Onları izlerken içim sızlardı. O zamanlar kâğıt mendil yoktu. Çocuklar kaçak Marlboro ve ''hakiki Samsun'' satarlardı. Şehrimizde çocuk parkı yoktu. Çocuklar sokaklarda cıvıl cıvıl bağrışırdı; ''Malbörooooooo, hakiki Semsuuun...'' diye. Öyle bugünkü gibi araba işgali de yoktu sokaklarda. Tek tük arabalar olurdu. Bazen yoksul anneler çocuğunu atardı arabaların altına, para almak için...

Diyarbekir ve şimdiki çocuklar

Kâğıt mendil satıyor, 2 milyonunu öbürlerine kaptırmamak için direniyor ve sırtından bıçaklanıyor 7 yaşında bir bebe.

1980'lerde 100 bin olan Diyarbekir nüfusu, son yirmi yılda ''1 milyon'' kapılarına dayandı. Terörü halledeceğim diye köyleri hallettiler. Viraneye çevrildi Diyarbekir köyleri.

Zorunlu göç, zorlu işler koydu kucağımıza. İşsizlikten değil, açlıktan bahsedilir oldu. Eğitimsiz ve aç 1 milyon göz! Ve bir yılda adliyelik olan 1914 çocuk!..

Bir de töre uydurduk. Ne batasıca töreyse, çocuk çocuğu boğazlar oldu. Töre cinayetleri... Ondan sonra 14 yaşında kızı kocaya satar oldular. Kocaya gitmeyen töre cinayetine kurban gider oldu... Töreniz batsın! Kürt'ü aşağıladık, aşireti yücelttik, şeyhliği över ve eteğine kapanır olduk. Daha dün bir ''aşiret genci'', liseli bir kızı 15 gün alıkoydu. Hiçbir şey olmamış gibi, kızı manken yapmaya kalktı, gencimize de aşiret mensubu olmanın asaletiyle övgüler dizdi boyalı basınımız.

Artık şeyhlerin ve aşiret beylerinin dokunulmazlığı var. Biline.

Diyarbekir türbe oldu!

Son yıllarda Avrupalı dostlarımız çok sık gelir oldu ülkemize. Eskiden yabancı heyetler önce Anıtkabir'i ziyaret ederlerdi. Şimdi Diyarbekir'e uğrar oldular. Biraz bozuluyoruz ama öyle oldu. Bir gün, bir başbakan, ''AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer'' diye buyurdu. Sonra da AB ve ABD'liler, Diyarbekir'den geçmeye başladılar.

Deniz Baykal

Son günlerde bir Diyarbekir ziyareti daha oldu. Şanlı ''muhalefetin'' başı, Mustafa Kemal 'in koltuğunu işgal eden zat da Diyarbekir'e uğradı. Gazetelere manşet oldu. 90'dan sonra beş genel seçim, 4 yerel seçim olmuştu. Hiçbirinde Diyarbekir'e uğramayan SEZAR , kurultay derdiyle Diyarbekir'in de bizim olduğunu hatırladı. Ey yüce Allahım sen nelere kadirsin! Son 20 yılda adam gibi yaptıkları tek iş olan ''Kürt Raporu'' nu bile açıklamaya, vezirlerinden Algan Hacaloğlu 'nu ve ben garip kulunu göndermiştin...

Diyarbekirliler neye benziyor acep? Hiç dolaştın mı sokakları, bakabildin mi onların gözlerine? Mutlu olmuştur fukaralar. Onlar misafirperverdir, saygıda kusur etmemişlerdir. Bir uğrasaydın Ulu Cami civarına, Ali Paşa'ya, Hançepek'e. Dokundun mu yoksullarımıza. Onlar Kurtuluş Savaşı'nda tabur tabur asker vermişlerdir Mustafa Kemal'e...

Onlara da anlatsaydın Sarıgül 'ün 'hayın kuşatmasını.' Nasıl antiemperyalist olduğunu. ''Son kale'' yi nasıl koruduğunu. Hatta daha çok şanı büyük Gazi Osman Paşa 'ya benzediğini, CHP'nin Plevne'ye döndüğünü...

Elini uzatsan elini tutacaklar... Elini uzat... Elini...

Dert de orada, derman da!..

Dikkat et, bayramda kurban olma, gurben!..


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime