A- A A+
YAŞAMAK İÇİN ÖLMEK GEREK
Dr. Gürbüz ÇAPAN:
"YAŞAMAK İÇİN ÖLMEK GEREK"
Esenyurt'un Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, Esenyurt'u yaşatmak için ölümü göze aldığını, İstanbul'un da yaşatılması için ölümü göze alacak birine ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
YOKSUL BELDEDE BAŞKANLIK ZOR İŞ
Son yerel seçimlerde belediye başkanı seçilemediniz. Ne hissettiniz?
Gürbüz ÇAPAN: Mutluluk efendim, çok mutluyum. Yoksul bir beldede belediye başkanlığı zor iştir. Tansiyonum vardı, belediye başkanlığından sonra düzeldi. Dert dinlemekten iş yapamıyorduk.
MUSTAFA KEMAL ve ARKADAŞLARINA ŞÜKRAN DUYUYORUZ
O zaman her şerde bir hayır vardır...
Gürbüz ÇAPAN: Neden şer olsun, demokrasinin fazileti budur; seçilmek ya da seçilememek... Altta durmayı da, üstte durmayı da sindirmek lazım. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yaptığı en büyük iş, halkı padişah yapmalarıdır. Eskiden padişah "vezirim sensin", yada kızınca "mührümü getirin" diyordu; şimdi adamı padişah yapan halk. Bu yüzden Mustafa Kemal ve arkadaşlarına şükran duyuyoruz. Mesela Çoban Sülü'yü Cumhurbaşkanı yapmış bu halk, Hafize öğretmenin oğlu Özal'ı Cumhurbaşkanı yapmış. Kasımpaşa'dan yürüye yürüye, top oynarken Başbakan oldu adam. Daha ne istiyorsunuz? Halk padişahken böyle buyurduysa, fermana karşı mı çıkacağız?
YOĞUN GÖÇ, KAÇAK İNŞAAT YAPTIRDI ESENYURT'A, PİŞMANIM
15 yıl belediye başkanlığı yaptınız Esenyurt'ta. Geriye döndüğünüzde "şunları hiç çekinmeden tekrar yapardım, şunları keşke hiç yapmasaydım" dediğiniz anlar var mı?
Gürbüz ÇAPAN: Bugün olsaydı Esenyurt'ta kaçak inşaat yaptırmazdım. Ama biz çok zor zamanlarda belediye başkanlığı yaptık. Yoğun göç vardı. Doğu'dan, Güneydoğu'dan aş, iş, can güvenliği derdinde olanlar İstanbul'a kaçıyordu. İstanbul'un kenarında yer bulabiliyorlardı. Barınma sorunu yakıcı boyuttaydı. İnsanlar yemek yiyemiyordu, kendini tedavi ettiremiyordu ama barınma sorunu onun da ötesindeydi. Dolayısıyla onlarla dövüşmeyi göze alamadım, vicdanım buna el vermedi. İki katlı evler yapsınlar dedim, dinlemediler. Sonra nüfusa göre kat çıktılar, ondan pişmanım.
İYİ Kİ ESENKENT, BOĞAZKÖY VE BEYLİKDÜZÜ'NÜ YAPMIŞIM
Ama onun dışında Esenkent, Boğazköy, Beylikdüzü projelerini iyi ki yapmışım diyorum. Ben bunları yapmasaydım, kimse yapmazdı, örnek olmazdı bunlara. Mesela Tayip Erdoğan geldi, Başakşehir konutlarını yaptı. Yani, Esenkent'i kopyalamak istedi. Bugün gidin İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi duvarlara yazdığı yazılarla övünüyor; "14 bin konut yaptık" diye. Ben de 14 bin konutu gecekondu belediyesi olarak yapmışım. Anakent'in imkanları yoktu bende, imkansızı imkanlı hale getirdim, olmazı oldurdum. Burada dilsizi söylettik, körü ağlattık, bizim durumumuz budur yani.
ESENYURT'UN TARİHİ, CUMHURİYET TARİHİ İLE BENZEŞİR
O zaman Esenyurt'a yemeğe insan çağırıyorduk, gelmiyorlardı. Benim arabamın arkası ayakkabı, pantolon ve çorapla doluydu. Oradan buraya gelmek başka bir şeydir. Esenyurt tarihi ile Cumhuriyet tarihi biraz birbirine benzeyen hikayelerdir. 1920'de devlet kuruyorsun, parlamento binası yok, çatısı yok. Çatı için Vehbi efendiye gidip tuğla getir diyorsun, o da fukaranın damını söküp getiriyor. Bizimki de aynen böyle... Seksen metrekare yerde belediyeye dükkan açtım, masamız sandalyemiz de yoktu.
BEN İNSANLARDAN PARA ALAMIYORDUM
Şimdi Esenyurt Belediye Başkanı "Biz 15 yıllık dönemde kullanılan bütçe kadar bütçe kullandık" diyor. Bu artışın nedeni nedir? Böyle ekonomik güç sizin elinizde olsaydı, ne olurdu?
Gürbüz ÇAPAN: Bu artış şundan oldu; İller Bankası payı arttı. Esenyurt para etmeye başladı; arkadaşlar bıraktığım park ve bahçelerin tümünü arsaya çevirip sattılar. Ben 15 yılda 154 milyon dolar kullandım, bunlar iki yılda o kadar para kullandılar. Belediye gelirleri arttı. Ben insanlardan para alamıyordum, burada her şey beleşti. Çünkü, yoksul mahallesiydi Esenyurt, yoksulların can cana verip yaşadığı yerdi. Şimdi durumları biraz iyileşti; sıva yapıyorlar, boya yapıyorlar, çatı yapıyorlar. Bunlara seviniyorum. Belediye de fena çalışmıyor, uğraşıyor işte. Onlar da bildiklerini yapıyorlar. Güzel ağaç falan dikiyorlar. Biraz kart ağaçlar getiriyorlar, tutmuyor bazen, hemen değiştiriyorlar.
GELECEĞE YATIRIM YAPTIM, BENİ ANLAMAK İÇİN İSKİ MÜDÜRÜYLE KONUŞMALISINIZ
Ben geleceğe yatırım yaptım. Ancak İSKİ müdürü ile konuşursanız beni anlayabilirsiniz. Ataköy'de Ayamama Deresi ıslahı daha yapılamadı. İstanbul 3 bin yıllık şehirdir, Sadabat Deresi bundan 5 yıl önce ıslah edildi. Ben İncirtepe ve Haramidere'yi ıslah ettim.
GÖREV SÜREM BOYUNCA SANDIĞA HİÇ BAKMADIM
Orayı yaptığınızda Başkan Yardımcınız, "Burayı yapmayın, sandığa gömülürsünüz" demişti. Gömüldünüz, pişman mısınız?
Gürbüz ÇAPAN: Gömüleyim ne olacak? Hiç pişman değilim. Ben sandık için çalışmadım, böyle bir derdim yoktu. Ben kavga ederim, dalaşırım, dövüşürüm. Sandığa hiç bakmıyorum yani. Alınır küserler diye bakmıyorum.
ESENYURT'TA 3 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI TARİKAT EVLERİNDE EĞİTİYORLARMIŞ
Esenyurt sizin bıraktığınız gibi mi?
Gürbüz ÇAPAN: Deformasyonlar var. Örneğin, kültür merkezimiz yok oldu, yerini Kuran kursları aldı. Geçen gün yerel gazetede bir haber gördüm; Esenyurt'ta 3 yaşındaki çocukları tarikat evlerinde eğitime tabi tutuyorlarmış. Esenyurtlu dostlarımdan arkadaşlarına, çevrelerine şu mesajı vermelerini istiyorum: Liberal sağ partiler geldi, para çaldılar. Ama AKP hem para çalıyor ve hem de geleceğimizi çalıyor. 3 yaşında, 5 yaşında Kur'an kursuna başlayan çocukların geleceklerini kurmalarını beklemek, güneşe yolculuk etmelerini beklemek düştür, hayaldir. Bugün türban tartışması var, ben bunu hep masumane buldum. O çocuklar okumalıdır. O çocukları türban sebebiyle bu hale getirenleri seçimle, tekrar oy vermeyerek kaldırmak gerekiyor. Düşünün ki 3 yaşından 20 yaşına kadar "Yanacaksın, ah olacaksın, uf olacaksın" diye cehennemle korkutulan insanlar, üniversite okuyacağım diye başını açabilir mi sizce? Yoksa, onların okumasını hakikaten çok istiyorum. Türkiye'de kadınların okumalarını, hayata katılmalarını istiyorum, çünkü kadınlar hayata katılmadan hiçbir şey güzel olmuyor.
ESENYURT'TA 700 DÖNÜM YER BIRAKTIM, TÜMÜNÜ SATTILAR
Şu anki Belediye Başkanı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Sizce nasıl bir Belediye Başkanı?
Gürbüz ÇAPAN: Bunların hepsi birbirine benziyor, hepsi aynı şeyi yapıyor. Birbirlerine benzeyen Çin askerleri gibiler. İyi ya da kötü bir kanaatim yok kendisiyle ilgili ama bunların topuyla ilgili kanaatim var. Belediyecilik bu değildir. Hayata dair işler yapmaları gerekirken günü kurtarmaya çalışıyorlar.
Esenyurt'ta 700 dönüm yer bıraktım, tümünü sattılar. 50 dönüm Nazım Hikmet Parkı'nı sattılar. 50 dönüm Adile Naşit Parkı'nı sattılar. 120 dönümlük Mustafa Kemal Meydanı ve Parkı yapacaktık, kaidesi tamamlanmıştı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını orada yaşatacaktık; orayı bile sattılar. İstanbul'a aşkla geliyoruz dediler ya, hakikaten aşkla gelmişler(!). İstanbul'da nerede küçücük bir arsa parçası varsa, 4 - 5 emsal imar veriyorlar. Bir yandan trafik kaldırmıyor diye bağırıyorlar, bir yandan da ha bire yoğunluğu artırıyorlar.
HALK MEBUSUNU SEÇİYOR, GÖREMİYOR. AMA BELEDİYE BAŞKAN HALKA ÇOK YAKINDIR
Yerel yönetimlerdeki demokrasiyle ülkenin genel demokrasisi arasındaki asıl fark, halkın sürece doğrudan katılımı değil midir?
Gürbüz ÇAPAN: Mesafe yaklaştıkça seçim ateşleniyor. Mebus seçiyor, bir daha göremiyor. Ama belediye başkanını görüyor. Daha şiddetlisi muhtarlıkta oluyor. Ne kavgalar oluyor orada... Yaklaştıkça, kontrol edebildiği gücü daha yakın denetliyor. Belediye Başkanları daha yakındır halka.
İSTANBUL YAĞMA ZİHNİYETİYLE YÖNETİLİYOR
Eski bir belediye başkanı olarak, İstanbul'un şimdiki yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gürbüz ÇAPAN: Şu anda yağma kafasıyla yönetiliyor İstanbul. İnşaatların normalde bir emsali geçmemesi lazım, ama bugün yapılan uygulamalarda 4.5 emsale gelen uygulamalar görüyoruz. Bu neyi getiriyor? İstanbul zindana dönecek. Bir Amerikan hayranlığı var, bakın koca koca gökdelenler dikiliyor. Ama İstanbul gökdelenler şehri değildir. İstanbul, Boğaz'ın, Haliç'in gözüktüğü bir kent olmalıdır. Bir siluet kentidir. Roma'nın, Doğu Roma diye bir şey doğurmasının sebebi İstanbul'un güzelliğinden kaynaklanıyor. İstanbul şimdi 30 yaşında, hor kullanılmış kadına benziyor. 30 katlı binalar yapıyorlar, hadi buralar normal; ama Boğaz siluetine niye yapıyorlar? Ne kadar garaj yeri, park yeri varsa satıyorlar. Ne diyor, "İETT garajını verdi"...Kime? "Araplara"..."Para geliyor ağabey" deyince gevşiyoruz. Daha dün hükümet 11 milyon dolar borç karşılığında bizi Amerika'ya sattı.
İstanbul'da bir vali var, kar yağınca, yağmur yağınca okulları kapatıyor, "Dışarı çıkmayın" diyor. Bir sefer de ben çıkmamıştım dışarı, Kaymakam geldi zorla çıkardı. Ben "Vali çıkmayın diyor" dedim. Tam zihniyetimize göre bir Vali bulmuşuz, heykeli yapılacak validir.
TAYYİP ERDOĞAN BANA, "UZAKTAN GAZEL GÜZELDİR" DEMİŞTİ
İstanbul'un yönetimini beğenmediğinizi söylüyorsunuz. Gürbüz Çapan, Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı, neler yapardı?
Gürbüz ÇAPAN: İstanbul'un fonksiyonunu, vizyonunu değiştirmek gerekiyor. Eminönü'nü bir moda merkezi yapsanız, Frankfurt'un benzeri bir yer olabilir. Paris gibi olamaz ama Ortadoğu'nun moda merkezi olabilir. Tarihi dokusuna uygun Osmanlı usulü taş binalar yaparsın, düzgün mağazalar gelir. Dünyadan turist gelir, burada alışveriş yapar, kendini anlatır. Fatih'i üniversite merkezi yapmak lazım. Fatih, fetihten sonra Bizans'la yarışma mekanıdır. Nezire alanı derler. Ayasofya'ya karşı Fatih Camii yapılmış. Zeyrek, Roma üniversitesidir, ona karşı Fatih külliyesi yapılmış. Şu anda Siirtliler orada kadın pazarı yapmışlar, bir de imam teşkilatı orada zikir çekiyor. Yani, zikir çekecek başka yer yok mu? Tayip Erdoğan bana, "Uzaktan gazel atmak kolaydır" demişti. Ben yakından gazel de biliyorum. Belediyelerini kaldırıp Fatih, Beyoğlu ve Eminönü'nü Anakent'e bağla, yetki ver, 500 metrenin altındaki tapuları kaldır, bunlara başka yerde ev ver.
BALAT - FENER HATTI DİNLER MERKEZİ HALİNE GETİRİLMELİ
Yeni metropolitan planlarına göre Kartal'da sanayiyi kaldırdılar, konut yapıyorlar. Bir de burada, Küçükçekmece'de var. Bu iki bölgeye yakın merkez yaparsınız. Yani Eminönü - Karaköy fonksiyonunda iki çarşı koyarsınız. Adam elektrik malzemesi almaya Karaköy'e gitmez. Dolayısıyla lüzumsuz işgali kaldırırsın. Sur içini kendine döndürmek mümkün. Orası Doğu Roma'dır, Bizans'tır, Osmanlı'dır. Ve, Cumhuriyetin ilk dönemlerinin binalarını restore edersin. Burası İsa'ya adanmış bir kenttir. Burası Yahudi'nin 1592'deki yaygın göçte "güvenliği orada bulacaksınız" dediği yerdir. Kaçıp İstanbul'a sığınmışlar. Tevrat'a hükmeder bunlar. Burası bizim için de kutsanmış şehirdir. Orayı alan Allah'ın en aziz kumandanıdır. Üç dinin de önemli yeridir ve her birinin önemli hatıraları vardır. Balat - Fener hattını dinler merkezi haline getirseniz, Allah'a inananların hepsi bir şey bulabilir orada, gelir ecdadının hatırasını yad eder.
GALATA'YA TİCARET MAHKEMELERİ KURARSAN 1 MİLYON AVUKAT GELİR
Galata bölgesinde ticaret mahkemeleri kurarsın. Kıyı bankacılığı denen olaydan bugün Londra'ya 3 milyon avukat iniyor. Kaldıkları otelin günlük fiyatı 450 - 500 Euro'dur. İki gün kalsa, yılda 6 milyar dolar para yapıyor. Burada 1 milyon avukat düşünün, bütün Avrasya'nın ticaret mekanını burada kurabilirsin.
İNSAN SEVDİĞİNİ IRZ DÜŞMANININ ELİNE BIRAKIR MI?
Bir şey yapın yahu! Hükümet sizde, sual eden yok. Bizans'tan kalan ne kadar tarihi eser varsa erketenin eline kalmış. Fatih'teki Anams Zindanları, Tekfur Sarayı, ağzında cigara, elinde tespihli üç tane gence kalmış. Merdivenler kokuyor. Turist bakıyor zindana, "Ver ulan 10 kağıt" diyorlar. Yani otopark mafyasının, kapkaççının eline düşmüşüz. Hani İstanbul'a aşkla geliyorlardı? İnsan sevdiğini getirip ırz düşmanına teslim eder mi?
İSTANBUL ÖLDÜ, BİZ ÖLDÜK
Surun üzerine ev yapmışlar, bunlar da tapu vermiş. Ne tapusu bu? Sen surun üzerine ev yapacaksın, ben de tapu vereceğim. Haydi, gel de al! Birinin ölümü göze alması lazım, yaşamak için ölümü göze almak lazım. Biz Türk milleti, ölümü biliriz ama inanmayız. Nasılsa bize gelmez, komşu ölür diye bakarız. İstanbul öldü, biz de öldük işte!
"YAŞAMAK İÇİN ÖLMEK GEREK"
Esenyurt'un Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, Esenyurt'u yaşatmak için ölümü göze aldığını, İstanbul'un da yaşatılması için ölümü göze alacak birine ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
YOKSUL BELDEDE BAŞKANLIK ZOR İŞ
Son yerel seçimlerde belediye başkanı seçilemediniz. Ne hissettiniz?
Gürbüz ÇAPAN: Mutluluk efendim, çok mutluyum. Yoksul bir beldede belediye başkanlığı zor iştir. Tansiyonum vardı, belediye başkanlığından sonra düzeldi. Dert dinlemekten iş yapamıyorduk.
MUSTAFA KEMAL ve ARKADAŞLARINA ŞÜKRAN DUYUYORUZ
O zaman her şerde bir hayır vardır...
Gürbüz ÇAPAN: Neden şer olsun, demokrasinin fazileti budur; seçilmek ya da seçilememek... Altta durmayı da, üstte durmayı da sindirmek lazım. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yaptığı en büyük iş, halkı padişah yapmalarıdır. Eskiden padişah "vezirim sensin", yada kızınca "mührümü getirin" diyordu; şimdi adamı padişah yapan halk. Bu yüzden Mustafa Kemal ve arkadaşlarına şükran duyuyoruz. Mesela Çoban Sülü'yü Cumhurbaşkanı yapmış bu halk, Hafize öğretmenin oğlu Özal'ı Cumhurbaşkanı yapmış. Kasımpaşa'dan yürüye yürüye, top oynarken Başbakan oldu adam. Daha ne istiyorsunuz? Halk padişahken böyle buyurduysa, fermana karşı mı çıkacağız?
YOĞUN GÖÇ, KAÇAK İNŞAAT YAPTIRDI ESENYURT'A, PİŞMANIM
15 yıl belediye başkanlığı yaptınız Esenyurt'ta. Geriye döndüğünüzde "şunları hiç çekinmeden tekrar yapardım, şunları keşke hiç yapmasaydım" dediğiniz anlar var mı?
Gürbüz ÇAPAN: Bugün olsaydı Esenyurt'ta kaçak inşaat yaptırmazdım. Ama biz çok zor zamanlarda belediye başkanlığı yaptık. Yoğun göç vardı. Doğu'dan, Güneydoğu'dan aş, iş, can güvenliği derdinde olanlar İstanbul'a kaçıyordu. İstanbul'un kenarında yer bulabiliyorlardı. Barınma sorunu yakıcı boyuttaydı. İnsanlar yemek yiyemiyordu, kendini tedavi ettiremiyordu ama barınma sorunu onun da ötesindeydi. Dolayısıyla onlarla dövüşmeyi göze alamadım, vicdanım buna el vermedi. İki katlı evler yapsınlar dedim, dinlemediler. Sonra nüfusa göre kat çıktılar, ondan pişmanım.
İYİ Kİ ESENKENT, BOĞAZKÖY VE BEYLİKDÜZÜ'NÜ YAPMIŞIM
Ama onun dışında Esenkent, Boğazköy, Beylikdüzü projelerini iyi ki yapmışım diyorum. Ben bunları yapmasaydım, kimse yapmazdı, örnek olmazdı bunlara. Mesela Tayip Erdoğan geldi, Başakşehir konutlarını yaptı. Yani, Esenkent'i kopyalamak istedi. Bugün gidin İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi duvarlara yazdığı yazılarla övünüyor; "14 bin konut yaptık" diye. Ben de 14 bin konutu gecekondu belediyesi olarak yapmışım. Anakent'in imkanları yoktu bende, imkansızı imkanlı hale getirdim, olmazı oldurdum. Burada dilsizi söylettik, körü ağlattık, bizim durumumuz budur yani.
ESENYURT'UN TARİHİ, CUMHURİYET TARİHİ İLE BENZEŞİR
O zaman Esenyurt'a yemeğe insan çağırıyorduk, gelmiyorlardı. Benim arabamın arkası ayakkabı, pantolon ve çorapla doluydu. Oradan buraya gelmek başka bir şeydir. Esenyurt tarihi ile Cumhuriyet tarihi biraz birbirine benzeyen hikayelerdir. 1920'de devlet kuruyorsun, parlamento binası yok, çatısı yok. Çatı için Vehbi efendiye gidip tuğla getir diyorsun, o da fukaranın damını söküp getiriyor. Bizimki de aynen böyle... Seksen metrekare yerde belediyeye dükkan açtım, masamız sandalyemiz de yoktu.
BEN İNSANLARDAN PARA ALAMIYORDUM
Şimdi Esenyurt Belediye Başkanı "Biz 15 yıllık dönemde kullanılan bütçe kadar bütçe kullandık" diyor. Bu artışın nedeni nedir? Böyle ekonomik güç sizin elinizde olsaydı, ne olurdu?
Gürbüz ÇAPAN: Bu artış şundan oldu; İller Bankası payı arttı. Esenyurt para etmeye başladı; arkadaşlar bıraktığım park ve bahçelerin tümünü arsaya çevirip sattılar. Ben 15 yılda 154 milyon dolar kullandım, bunlar iki yılda o kadar para kullandılar. Belediye gelirleri arttı. Ben insanlardan para alamıyordum, burada her şey beleşti. Çünkü, yoksul mahallesiydi Esenyurt, yoksulların can cana verip yaşadığı yerdi. Şimdi durumları biraz iyileşti; sıva yapıyorlar, boya yapıyorlar, çatı yapıyorlar. Bunlara seviniyorum. Belediye de fena çalışmıyor, uğraşıyor işte. Onlar da bildiklerini yapıyorlar. Güzel ağaç falan dikiyorlar. Biraz kart ağaçlar getiriyorlar, tutmuyor bazen, hemen değiştiriyorlar.
GELECEĞE YATIRIM YAPTIM, BENİ ANLAMAK İÇİN İSKİ MÜDÜRÜYLE KONUŞMALISINIZ
Ben geleceğe yatırım yaptım. Ancak İSKİ müdürü ile konuşursanız beni anlayabilirsiniz. Ataköy'de Ayamama Deresi ıslahı daha yapılamadı. İstanbul 3 bin yıllık şehirdir, Sadabat Deresi bundan 5 yıl önce ıslah edildi. Ben İncirtepe ve Haramidere'yi ıslah ettim.
GÖREV SÜREM BOYUNCA SANDIĞA HİÇ BAKMADIM
Orayı yaptığınızda Başkan Yardımcınız, "Burayı yapmayın, sandığa gömülürsünüz" demişti. Gömüldünüz, pişman mısınız?
Gürbüz ÇAPAN: Gömüleyim ne olacak? Hiç pişman değilim. Ben sandık için çalışmadım, böyle bir derdim yoktu. Ben kavga ederim, dalaşırım, dövüşürüm. Sandığa hiç bakmıyorum yani. Alınır küserler diye bakmıyorum.
ESENYURT'TA 3 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI TARİKAT EVLERİNDE EĞİTİYORLARMIŞ
Esenyurt sizin bıraktığınız gibi mi?
Gürbüz ÇAPAN: Deformasyonlar var. Örneğin, kültür merkezimiz yok oldu, yerini Kuran kursları aldı. Geçen gün yerel gazetede bir haber gördüm; Esenyurt'ta 3 yaşındaki çocukları tarikat evlerinde eğitime tabi tutuyorlarmış. Esenyurtlu dostlarımdan arkadaşlarına, çevrelerine şu mesajı vermelerini istiyorum: Liberal sağ partiler geldi, para çaldılar. Ama AKP hem para çalıyor ve hem de geleceğimizi çalıyor. 3 yaşında, 5 yaşında Kur'an kursuna başlayan çocukların geleceklerini kurmalarını beklemek, güneşe yolculuk etmelerini beklemek düştür, hayaldir. Bugün türban tartışması var, ben bunu hep masumane buldum. O çocuklar okumalıdır. O çocukları türban sebebiyle bu hale getirenleri seçimle, tekrar oy vermeyerek kaldırmak gerekiyor. Düşünün ki 3 yaşından 20 yaşına kadar "Yanacaksın, ah olacaksın, uf olacaksın" diye cehennemle korkutulan insanlar, üniversite okuyacağım diye başını açabilir mi sizce? Yoksa, onların okumasını hakikaten çok istiyorum. Türkiye'de kadınların okumalarını, hayata katılmalarını istiyorum, çünkü kadınlar hayata katılmadan hiçbir şey güzel olmuyor.
ESENYURT'TA 700 DÖNÜM YER BIRAKTIM, TÜMÜNÜ SATTILAR
Şu anki Belediye Başkanı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Sizce nasıl bir Belediye Başkanı?
Gürbüz ÇAPAN: Bunların hepsi birbirine benziyor, hepsi aynı şeyi yapıyor. Birbirlerine benzeyen Çin askerleri gibiler. İyi ya da kötü bir kanaatim yok kendisiyle ilgili ama bunların topuyla ilgili kanaatim var. Belediyecilik bu değildir. Hayata dair işler yapmaları gerekirken günü kurtarmaya çalışıyorlar.
Esenyurt'ta 700 dönüm yer bıraktım, tümünü sattılar. 50 dönüm Nazım Hikmet Parkı'nı sattılar. 50 dönüm Adile Naşit Parkı'nı sattılar. 120 dönümlük Mustafa Kemal Meydanı ve Parkı yapacaktık, kaidesi tamamlanmıştı, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, Kurtuluş Savaşı kahramanlarını orada yaşatacaktık; orayı bile sattılar. İstanbul'a aşkla geliyoruz dediler ya, hakikaten aşkla gelmişler(!). İstanbul'da nerede küçücük bir arsa parçası varsa, 4 - 5 emsal imar veriyorlar. Bir yandan trafik kaldırmıyor diye bağırıyorlar, bir yandan da ha bire yoğunluğu artırıyorlar.
HALK MEBUSUNU SEÇİYOR, GÖREMİYOR. AMA BELEDİYE BAŞKAN HALKA ÇOK YAKINDIR
Yerel yönetimlerdeki demokrasiyle ülkenin genel demokrasisi arasındaki asıl fark, halkın sürece doğrudan katılımı değil midir?
Gürbüz ÇAPAN: Mesafe yaklaştıkça seçim ateşleniyor. Mebus seçiyor, bir daha göremiyor. Ama belediye başkanını görüyor. Daha şiddetlisi muhtarlıkta oluyor. Ne kavgalar oluyor orada... Yaklaştıkça, kontrol edebildiği gücü daha yakın denetliyor. Belediye Başkanları daha yakındır halka.
İSTANBUL YAĞMA ZİHNİYETİYLE YÖNETİLİYOR
Eski bir belediye başkanı olarak, İstanbul'un şimdiki yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gürbüz ÇAPAN: Şu anda yağma kafasıyla yönetiliyor İstanbul. İnşaatların normalde bir emsali geçmemesi lazım, ama bugün yapılan uygulamalarda 4.5 emsale gelen uygulamalar görüyoruz. Bu neyi getiriyor? İstanbul zindana dönecek. Bir Amerikan hayranlığı var, bakın koca koca gökdelenler dikiliyor. Ama İstanbul gökdelenler şehri değildir. İstanbul, Boğaz'ın, Haliç'in gözüktüğü bir kent olmalıdır. Bir siluet kentidir. Roma'nın, Doğu Roma diye bir şey doğurmasının sebebi İstanbul'un güzelliğinden kaynaklanıyor. İstanbul şimdi 30 yaşında, hor kullanılmış kadına benziyor. 30 katlı binalar yapıyorlar, hadi buralar normal; ama Boğaz siluetine niye yapıyorlar? Ne kadar garaj yeri, park yeri varsa satıyorlar. Ne diyor, "İETT garajını verdi"...Kime? "Araplara"..."Para geliyor ağabey" deyince gevşiyoruz. Daha dün hükümet 11 milyon dolar borç karşılığında bizi Amerika'ya sattı.
İstanbul'da bir vali var, kar yağınca, yağmur yağınca okulları kapatıyor, "Dışarı çıkmayın" diyor. Bir sefer de ben çıkmamıştım dışarı, Kaymakam geldi zorla çıkardı. Ben "Vali çıkmayın diyor" dedim. Tam zihniyetimize göre bir Vali bulmuşuz, heykeli yapılacak validir.
TAYYİP ERDOĞAN BANA, "UZAKTAN GAZEL GÜZELDİR" DEMİŞTİ
İstanbul'un yönetimini beğenmediğinizi söylüyorsunuz. Gürbüz Çapan, Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı, neler yapardı?
Gürbüz ÇAPAN: İstanbul'un fonksiyonunu, vizyonunu değiştirmek gerekiyor. Eminönü'nü bir moda merkezi yapsanız, Frankfurt'un benzeri bir yer olabilir. Paris gibi olamaz ama Ortadoğu'nun moda merkezi olabilir. Tarihi dokusuna uygun Osmanlı usulü taş binalar yaparsın, düzgün mağazalar gelir. Dünyadan turist gelir, burada alışveriş yapar, kendini anlatır. Fatih'i üniversite merkezi yapmak lazım. Fatih, fetihten sonra Bizans'la yarışma mekanıdır. Nezire alanı derler. Ayasofya'ya karşı Fatih Camii yapılmış. Zeyrek, Roma üniversitesidir, ona karşı Fatih külliyesi yapılmış. Şu anda Siirtliler orada kadın pazarı yapmışlar, bir de imam teşkilatı orada zikir çekiyor. Yani, zikir çekecek başka yer yok mu? Tayip Erdoğan bana, "Uzaktan gazel atmak kolaydır" demişti. Ben yakından gazel de biliyorum. Belediyelerini kaldırıp Fatih, Beyoğlu ve Eminönü'nü Anakent'e bağla, yetki ver, 500 metrenin altındaki tapuları kaldır, bunlara başka yerde ev ver.
BALAT - FENER HATTI DİNLER MERKEZİ HALİNE GETİRİLMELİ
Yeni metropolitan planlarına göre Kartal'da sanayiyi kaldırdılar, konut yapıyorlar. Bir de burada, Küçükçekmece'de var. Bu iki bölgeye yakın merkez yaparsınız. Yani Eminönü - Karaköy fonksiyonunda iki çarşı koyarsınız. Adam elektrik malzemesi almaya Karaköy'e gitmez. Dolayısıyla lüzumsuz işgali kaldırırsın. Sur içini kendine döndürmek mümkün. Orası Doğu Roma'dır, Bizans'tır, Osmanlı'dır. Ve, Cumhuriyetin ilk dönemlerinin binalarını restore edersin. Burası İsa'ya adanmış bir kenttir. Burası Yahudi'nin 1592'deki yaygın göçte "güvenliği orada bulacaksınız" dediği yerdir. Kaçıp İstanbul'a sığınmışlar. Tevrat'a hükmeder bunlar. Burası bizim için de kutsanmış şehirdir. Orayı alan Allah'ın en aziz kumandanıdır. Üç dinin de önemli yeridir ve her birinin önemli hatıraları vardır. Balat - Fener hattını dinler merkezi haline getirseniz, Allah'a inananların hepsi bir şey bulabilir orada, gelir ecdadının hatırasını yad eder.
GALATA'YA TİCARET MAHKEMELERİ KURARSAN 1 MİLYON AVUKAT GELİR
Galata bölgesinde ticaret mahkemeleri kurarsın. Kıyı bankacılığı denen olaydan bugün Londra'ya 3 milyon avukat iniyor. Kaldıkları otelin günlük fiyatı 450 - 500 Euro'dur. İki gün kalsa, yılda 6 milyar dolar para yapıyor. Burada 1 milyon avukat düşünün, bütün Avrasya'nın ticaret mekanını burada kurabilirsin.
İNSAN SEVDİĞİNİ IRZ DÜŞMANININ ELİNE BIRAKIR MI?
Bir şey yapın yahu! Hükümet sizde, sual eden yok. Bizans'tan kalan ne kadar tarihi eser varsa erketenin eline kalmış. Fatih'teki Anams Zindanları, Tekfur Sarayı, ağzında cigara, elinde tespihli üç tane gence kalmış. Merdivenler kokuyor. Turist bakıyor zindana, "Ver ulan 10 kağıt" diyorlar. Yani otopark mafyasının, kapkaççının eline düşmüşüz. Hani İstanbul'a aşkla geliyorlardı? İnsan sevdiğini getirip ırz düşmanına teslim eder mi?
İSTANBUL ÖLDÜ, BİZ ÖLDÜK
Surun üzerine ev yapmışlar, bunlar da tapu vermiş. Ne tapusu bu? Sen surun üzerine ev yapacaksın, ben de tapu vereceğim. Haydi, gel de al! Birinin ölümü göze alması lazım, yaşamak için ölümü göze almak lazım. Biz Türk milleti, ölümü biliriz ama inanmayız. Nasılsa bize gelmez, komşu ölür diye bakarız. İstanbul öldü, biz de öldük işte!
Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!
10 (2)
