Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

ERKEK GÜZELİ

19.12.2008, Cumhuriyet

Sevsinler seni: İlk iddialarını okuduğumda böyle demiştim. Adı: Tuncay Güney’miş. Fotoğrafına baktım, lüle lüle saçları, kirpikleri, alınmış kaşları; sevsinler seni; erkek güzeli!

Siyasal yaşamımda böylesi ajan provokatörleri çok gördüm, Tuncay Güney’i hiç görmedim. Ama o beni ifadelerinde anlatıyor. Sevmiyor beni. Tehlikeli görüyor: Komünistim ya! Veli Paşası da sevmiyormuş. Küçük de komünistdiyor bana. Güney, bu numaralarıyla bir kere çıksaydı karşıma, gereğini yapardım. Olmadı.

En yakın zamanda Ergenekon duruşmasınabekliyoruz kendisini. Gelsin, memleketin gözü gönlü açılsın. Mahrum kalmayalım “asrın davasında”, asrın erkek güzelinden.

Ne diyor 2001’de polise:

- Aman! Unutmayın, alın Ergenekon belgesini, o çok önemli yani, gizli bir örgüt var orada. Yatak odamda çok gizli bir yerdeydi, ben açtım gösterdim yani…”

- Aman atlamasın arkadaşlar, lobi belgesi var. Aman sakın atlamayın ha…”

Çocuk, bizim Adil’in (Adil görmemiş hiç, Ahmet İhtiyaroğlu sorgulamış) işkence yaptığını söylüyor ya, gel de inan!

Bu gönüllü bülbülün sahibi kimse, şimdi gene onun kafesinde.

- Ben homoseksüelim yani, böyleyim diye kötü gözle bakmıyorsunuz değil mi?diye soruyor polise. Onlar da cıkdiyor. Adam her şeyi anlatıyor. Sonra işkence! Hadi oradan Veli Paşa’nın kakması. Fethullah itmesi, ben sana işkenceyi anlatayım. O komünist dediklerin var ya, onlara yapılanı; dilini yutarsın. Tam 85 gündür hukuksuzlukla yatmaktayım mahpusta. Allah biliyor ya…

***

Tuncay Güney gibi sahibinin sesi devşirmeler, kimin kucağındaysa ona göre işlev görür.

Yeni yeni ortaya çıkıyor ki, önce Sadettin Tantan komiserinin kucağındaymış, sonra o kucaktan Veli Paşasının kucağına; kucaktan kucağa; burada ayrı, Kanada’da ayrı kucağa. Yazık bu topluma.

Böyle bir ajan provokatörün yalanlarıyla, Türkiye’nin dara çekilmesine çanak tutuluyor. Ergenekon diye değil örgüt, sokakta yan yana bile gelemeyecek insanları karıştırıp siyasi bir dava pişiriyorlar. Türkiye yer mi? Yedi bile.

Sokakta insanların kafasını karıştırmak için kurumları katıyorlar olaya. Hep aynı operasyon: Arjantin, Yugoslavya, Ukrayna, Gürcistan hep aynı numara… Tuncay Güney ve ona teşne olanlar koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukunu, kurumlarını, geleneklerini muz cumhuriyeti statüsüne indirdiler. Hep korkuyordum, Yargıtay 9. Ceza Dairesi böyle bir karar vermezse? Aynı çevreler yargıyı da oturtacaktı hedefe. Başlayacaktı komplo teorileri Ergenekonneyle itham ediliyorsa, o dosya sonuna kadar açılmalı. Danıştay’a saldırı, sonuna kadar incelenmeli. Ne mi olur? Çok iyi olur. Gerçek ortaya çıksın yeter. Dosya ortada. Yargı; tutuklu insanlara işkenceye dönüştürülen bu davayı bütün yüzleriyle ele alıp, çözmeli. Ama siyaset ne yapıyor bu davayla?

Türkiye’nin muhalefetini yok ediyorlar. Taşları bağlayacaklar... Sonra?

Akıl akıl gel peşime takıl. Ergenekon aklın yok sayılıp yerine bir devşirmenin yalanlarının konulmasıdır. Türkiye’nin yeni 28 Şubatı’dır. Bu işler bitince, dönüp bakılacaktır.

Askeri kırıp, kurumları korkutup, şüphe ekerek çürümeye bırakma olayıdır.

Bürokrasinin sivil bir darbeyle paketlenmesi olayıdır. Paketin kurdelesi Tuncay Güney’in bukle bukle saçları. Türkiye’de bu paketin içine bütün kurumlar mı girdi? Yoksa yaşananlar fırtına öncesi sessizlik mi? Ya da herkes ölü. Türkiye iki Fye, Fethullah ve Fehmi’ye teslim mi oldu? Göreceğiz.

Kanada’dan Türkiye için söylenen şarkıyı duyuyor musunuz?

Saçların tarumar, gözlerinde nem

Ateşe benzerdin, küle dönmüşsün”.


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime