Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

İKTİDAR OLMA KILAVUZU

15.06.2007, Cumhuriyet

22 Temmuz seçimlerine çok az kala 3 Kasım 2002 seçim ortamının gazetelerini kurcalıyorum. Geçmişi çabuk unutuyoruz çünkü. Baktığım gazeteler 2002 yılının Haziran ayına ait.

Yine şehit haberleri var gazetelerin ön sayfalarında.

Ama bugünkünden farklı olarak o günün öncelikli gündem maddesi Avrupa Birliği. Bugüne benzer bir ortamda, ama farklı bir gerekçeyle sivil toplum örgütleri isyan etmekte. Diyorlar ki, "Çocuklarımız için AB'yi istiyoruz" . Bu istek için 180'e yakın sivil toplum örgütü bir araya gelmiş ortak bir bildirgeye imza atıyor: "Türkiye'nin yeri AB'dir. Kaybedecek zaman yoktur." O bildirgeyi imzalayanlardan kimileri bugün AB karşıtı tavırlarıyla tanınıyor.

O günün Başbakanı Ecevit, "AB üyeliği Türkiye için vazgeçilmezdir" diyor, toplumun baskısına dayanamayarak.

İktidara aday iki partinin 2002 seçim bildirgesinde de temel konu AB.

Şöyle demiş CHP : "Türkiye'yi; güçlü, etkin ve önder bir ülke yapacağız, hızla Avrupa Birliği'ne Taşıyacağız... AB uyum yasalarının uygulanmasını sağlayacağız."

AKP 'nin seçim bildirgesi de benzer minvalde, "Partimiz, ülkemizin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini, modernleşme sürecimizin doğal sonucu olarak görmektedir. AB kriterlerinin ekonomik ve siyasi hükümlerinin hayata geçirilmesi, devlet ve toplum olarak birlikte çağdaşlaşmamız yönünde atılacak önemli bir adımdır."

O günlerde yapılan kamuoyu araştırmalarında da halkın AB desteği yüksek oranlarda. Bir kuruluşun yaptığı araştırmada parti tercihlerine göre AB'ye evet ya da hayır diyenler sıralanıyor.

Buna göre: DYP (yüzde 87), CHP (yüzde 76.3), ANAP (yüzde 76.3), DSP (yüzde 66.7) ve hatta MHP 'ye oy verenlerin yüzde 63,6'sı AB'yi destekliyor.

2002 seçimlerinin üzerinden 5 yıl geçmiş. Avrupa Birliği'ne destek verenler eskisi kadar çok değil.

Bugünün gündemi terör sorunu ve bu bağlamda Kuzey Irak'a yapılacak olası bir operasyon.

Meydanlardan yükselen ses "Yeter!" diyor artık, "Teröre son!". Bir yandan Kuzey Irak'a operasyon çağrıları yapılıyor.

Partiler büyük oranda buna göre mevzilenmiş. Seçim sloganları, "Ülkemi en çok ben severim" üzerine kurulu.

Geçen seçim ülkeyi "AB'ye en iyi ben taşırım" diyenler, bugün meydanlardan yükselen sese koşut, "AB'ye hayır!" demekte. Yükselen terörle AB arasında paralellik kurulmakta.

Partiler henüz 5 yıl önceki söylemlerini unutmuş anlaşılan.

Türkiye gergin, kurumları siyaseti birbirine küskün ve kavgalı bir havada seçime gidiyor.

Gerginliği kim artırırsa seçimi o kazanır, o iktidara yürür zannıyla hareket ediliyor.

Bir yerde ise oğlunu henüz Güneydoğu'da yitirmiş acılı bir baba, acısına karşın "Bizi birbirimize düşman edemezler, bu topraklarda yaşayanlar kardeştir" diyor cenaze töreninde.

O babanın gösterdiği metaneti, sağduyuyu siyasi partilerimiz ne yazık ki gösteremiyor.


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime